Türkiye’nin siyaseti ve kurumları, Atatürk dönemi ve Türk-Ermeni ilişkileri üzerine araştırmalarıyla tanınan Profesör Hikmet Özdemir’in başlıkta ismi verilen son kitabı geçtiğimiz ay piyasaya çıktı.[1] Hikmet Hoca son yıllarda kronikleşmiş Ermeni sorunu üzerinde özgün araştırmalarıyla Ermeni çevrelerin iddialarını farklı bir cepheden çürütmeye çalışıyor. Kendisini diğer akademisyenlerimizden farklı kılan özellik ise yaptığı çalışmaların yurtdışında da ses getirmesidir. “Salgın Hastalıklardan Ölümler: 1914–1918” isimli çalışması ABD’de Utah Üniversitesi tarafından yayınlanmıştır. Bu kitap ABD’de sosyal bilimler alanında çok satanlar listesinde uzun süre liste başı olmuştur.[2] Dolayısıyla Ahmet ve Mehmetlerin hikâyesini yurtdışında vicdan terazisi bozulmamış olanlara anlatmaya çalışıyor. Bu özelliklere sahip yazar ve aydınlarımızın tebrik ve takdir edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Yazar bu çalışmanın “Başlarken” ve “Tarihin Önünde” isimli bölümlerinde Cemal Paşa’nın 4ncü Ordu Komutanı olarak Ermeni Göçmenlerinin yerleştirilmesi ve İnsani yardımların birçok kaynakta geçmesine rağmen kamuoyunda Cemal Paşa’nın bu çabalarının ısrarla görmezden gelindiğini, bunun akademik ahlaka sığmadığını belirtir. Bu bölümler aynı zamanda kitabın geniş bir özeti ve değerlendirmesini de içerir.
“Bir Ordunun Öyküsü” bölümünde 4ncü Ordu’nun Kuruluşu, bu yerleşim birimlerindeki idari ve siyasi yetki alanları; 4ncü Ordu’nun görevleri, Gazze Muharebeleri ve Ordu’nun lağvedilmesi ve bu Ordu’daki görevli Ermeni askerlerin çalışmalarından bahsedilir. “Pozantı Halep Yolunda” bölümünde gelen Ermeni göçmenlerin birbirinden farklı kaynakları da göz önünde bulundurarak sayıları ve bunların nerelere yerleştirildiği anlatılır. “Yardımların Örgütlenmesi” bölümünde 4ncü Ordu’nun yaptığı hizmetlerin daha sağlıklı olması gerektiğine kanaat getiren Cemal Paşa, bazı vali ve komisyon görevlilerinin yerlerini değiştirir. Cemal Paşa, daha önce Erzurum Valiliği yapan Tahsin (Uzer) Bey’i Suriye Valiliğine atar. Vali Tahsin Bey’in daha sonraki dönemlerde hatıralarında önemli katkı sağladığı insani yardımlardan bahsetmemesi de asil bir kişilik olduğunun göstergesidir şüphesiz.(s.106) Cemal Paşa’nın da hatıratında bu durumdan bahsederken mecbur kalıp kendisine iftira atıldığı için istemeyerek bu çalışmalarından bahsettiğini Sayın Özdemir söyler.(s.27) “İnsani Emirler” bölümünde Dâhiliye ve Harbiye Nezaretleri’nden gelen ve Cemal Paşa’nın muhtelif komutan ve sivil yöneticilere verdiği, Ermeni göçmenlerin daha rahat bir imkânda yaşam sağlamalarına yönelik emirler bulunmaktadır. Bu emirleri okurken bunların yüzde beşinin uygulanmasının Ermenilere soykırımın olmadığının ispatı olduğunu düşündüm.
“Suç ve Ceza” bölümünde görevini yapmayan sivil ve askeri yöneticilerin, Ermeni göçmenlerin namusuna, malına ve canına kasteden suçluların ağır cezalara çarptırılarak cezalandırdığından bahseder. “Öteki Cephe: Hastalar ve Çocuklar” bölümünde hastaların özellikle de salgın hastalıkların engellenmesine yönelik çalışmalar vurgulanır. Tehcir dolayısıyla yetim kalan çocuklar için yapılan yurtlar ve bu yurtların yaptığı çalışmalardan bahsedilir. Bunlar yapılırken misyonerlerin de küçük çaplı yurtlar açtığını öğreniyoruz. “Sivil İnşa” bölümünde 4. Ordu’nun 1915–17 yılları arasında askeri amaçlı, fakat sivil halk ve yeni yerleşen Ermeni göçmenleri ilgilendiren sivil inşa faaliyetleri anlatılır. Binlerce kilometreyi bulan şose yol tamiri, yüzlerce kilometreyi bulan yol yapımı yine hakeza demiryolu tamiri ve yapımı, yüzlerce kilometreyi bulan telgraf hattı döşenmesi, birçok sebze bahçeleri kurulması, birçok depo, ambar, hastane yapılması gibi çalışmaları sayabiliriz. Yine bu bölümde Ermeni göçmenlerin istihdamı üzerine çeşitli rakamlar verilir. “Abluka ve İnsanlık” bölümünde Türk Kızılayı ve yabancı Kızılhaç yetkililerinin, 4ncü Ordu’nun ve birkaç misyoner kurumlarının çalışmalarının yetersiz kalması sonucu on binlerce insanın kıtlıktan yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz. Avrupa ve ABD’ye insani yardımlar için defaatle çağrıda bulunulmasına rağmen az bir gıda dışında bir yardım gelmemiştir. İspanya ve ABD’den gelen az miktardaki yardımlar da savaş durumu olduğu için ve Türk Ordusu’na güvenmediklerini iddia eden İngiliz ve Fransız yetkilileri tarafından Mısır’da savaş sonuna kadar bekletilmiştir. Gelen yardımları tarafsız gözlemcilerin olduğu, istedikleri kişiler ile birlikte dağıtımının yapılacağını Cemal Paşa İngiliz yetkililere bildirmesine, diğer Osmanlı yetkilileri de değişik İtilaf kuvvetleri yetkililerini yardıma çağırmasına, bu bölgedeki açlıktan ölenlerin çoğunluğunun da Hıristiyan olmasına rağmen göz göre on binlerce insan kıtlıktan ölmüştür.
“Türk Birliği Tafila’da” bölümünde 1918 yılının başında Kerak sancağı Tafila kasabasına Ermeni göçmenler yerleştirilirken Lawrens’in kışkırtmasına kapılan bir kısım Urban kafileye saldırmıştır. Saldırıda bir Türk yarbayı şehit edilmiş birçok topumuz da saldırgan bedevilerin eline geçmiştir.. Buranın kurtarılması anlatılırken Ermeni göçmenlerin yapmış olduğu fedakârlıklardan bahsedilir. Bu olayları yaşayan o dönemin komutanlarından Ali Fuat Erden’in hatıralarındaki bu bölümü okuyanların çok duygulanacağı sahneler bulunmakta olduğunu düşünüyorum: “Müfrezemiz; (Ermeni) muhacirlerin ailelerini; Kerak’a getirirken arızalı arazide, onların eşyalarıyla beraber taşıyamadıkları çocuklarını, askerlerimiz, omuzlarında ve tüfeklerinin namlularının yanında, taşıdılar. Müfreze kumandanı Kaymakam Kemal Bey (Korgeneral Kemalettin Sami Gökçen) idi.” (Ali Fuat Erden, Suriye Hatıraları, İstanbul, 1954, s.124 ten aktarıyor yazar s.237)
DEĞERLENDİRME
Cemal Paşa 4ncü Ordu Komutanlığı’nın yanı sıra Suriye, Filistin, Hicaz ve Kilikya Genel Valiliği görevine 18 Kasım 1914’te başlar. Neredeyse savaşın sonuna kadar bu görevi yerine getirir. Dolayısıyla Tehcir kararının alınmasında kendisi İstanbul’da değildir. Bu kararın alınmaması gerektiğini bunun faturasının ağır olacağını yetkililere anlatmaya çalışır. Ama yetkilileri ikna edemez. Tehcir’in uygulanmasında hakkaniyeti göz önünde bulundurur. Görevini savsaklayan memur, yetkili, asker ve komutanların yerlerini değiştirir. Ermeni göçmenlerin namusuna, malına ve canına kast eden suçluları divanı harbe vererek ağır bir şekilde cezalandırmaya çalışır. Ermeni göçmenlerin sağ-salim yerleştirilmesi, bu göçmenlere daha rahat bir ortam sağlanması için başta mekân, gıda ve sağlık şartlarının düzeltilmesi yönünde elinden geleni yapmaya çalışır.
Savaşın acımasızlığının kendini gösterdiği, kıtlık ve salgının olağan hale geldiği, iklim şartlarının hayatı daha da zorlaştırdığı bir dönemde Cemal Paşa’nın Ordu Komutanı olarak yaptığı çalışmalar küçümsenmeyecek boyuttadır. Ordu’nun kaynaklarını sivil halka, mağdurlara sunar. Cemal Paşa’nın bu çalışmalarının İstanbul bağlantılı olmadığını aklı başında kimsenin iddia edemeyeceğini düşünüyorum. Başta 4ncü Ordu ve Cemal Paşa’nın icraatları; insani yardım çaba ve çalışmaları dönemi ele alan araştırma, hatıra, misyoner raporları ve yabancı diplomatların raporlarında önemli bir yer tutar. Bu alanda Cemal Paşa’nın Ordu Komutanı olarak yaptığı insani yardım çalışmaların literatüre yansımasının yok denilecek kadar az olduğunu göz önünde bulundurulduğunda; Hikmet Özdemir’in bu eserinin bu alanda yapılan nadir çalışmalardan biri olarak geniş bir boşluğu dolduracağını umuyorum. Konuya ilgi duyan herkesin istifade edeceğine inandığım bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
(Gaziantep Oluşum Gazetesi, 7-8 Nisan 2009)
[1] Hikmet Özdemir, Cemal Paşa ve Ermeni Göçmenleri: 4. Ordu’nun İnsanî Yardımları, 251 sayfa, I. Basım, Mart 2009, İstanbul, Remzi Yayınları, www.remzi.com.tr