OSMANLI-İNGİLİZ İLİŞKİLERİNİN FOTOĞRAFI: 1908–1910
Genç akademisyen Önder Kocatürk’ün ”Balkanlar’dan Ortadoğu’ya Osmanlı-İngiliz İlişkileri: 1908–1910” isimli akademik çalışması geçtiğimiz aylarda yayınlanmıştı.[2] Kocatürk, Osmanlı Devleti-İngiltere ilişkilerinin İkinci Meşrutiyet’in hemen öncesinden I. Dünya Savaşı’nın başladığı yıllara kadar olan dönemini araştırır. Eser, yazarın üç kitaplık bir seri olarak düşündüğü çalışmanın ilkidir. Çalışmanın sınırları Meşrutiyet arifesinde İngiliz Hükümeti’nin Makedonya Meselesi’ne ilişkin olarak yayınladığı genelge, Reval Mülakatı, ile başlayıp 1910 yılına ait gelişmelerle sonlanmaktadır.
Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Her bölüm kendi içinde özerklik ifade etmektedir. 1908–1910 yılları arasında imparatorluğun yaşadığı en önemli gelişmeler karşısında İngiltere’nin rolü masaya yatırılmıştır. Bunun yanında zaman zaman küçük çaplı diplomatik krizlerin de yaşandığı dönemdir. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte İki ülke arasındaki hâkimiyet mücadelesinin kesiştiği noktalar hiç de az değildir. Osmanlı’nın kendi sorunlarıyla ilgili çözümlerde İngiltere’yi bazen arabulucu, bazen hakem rolünde görüyoruz. İngiltere siyasî nüfuzunu kullanırken bazı konularda tarafsız davranmış, bazı durumlarda Osmanlı’yı teskin etmiş, bazen -Girit meselesinde Yunanistan’ı açıktan desteklediği gibi- Osmanlı’nın aleyhinde kararlar almaktan da çekinmemiştir. Öbür taraftan İngiltere’nin Osmanlı Devleti’yle yaşadığı küçük ve orta ölçekteki olaylar da hiç az değildir. Bütün bu durumlarda İngiltere’nin tutumu gayet tutarlı gözükmektedir. Bunlarla birlikte kârlı çıkan taraf çoğu zaman İngiltere olur. Osmanlı Devleti’nde Meşrutiyet’in ardından çözülmesi gereken sorunlarda İngiltere’den daha fazla yardım bekleyen kesimler hayal kırıklığına uğramıştır. Örneğin Meşrutiyet’e ilk başta destek veren İngiltere’nin daha sonra kendi sömürge ülkelerindeki halklara kötü model olacağı korkusuyla desteğini yavaş yavaş çekmesi dikkatlerden kaçmayacaktır. Osmanlı’nın İngiltere’yle ikili ilişkilerinde ve başka birçok olayda zararlı çıkmasına rağmen yaşanılan gerilimlerde zaman zaman iyimser bir hava esmiştir. İngiliz Büyükelçisi O’Conor’ın ölümüyle birliktelikte görülen dostane görüntünün uzun ömürlü olmadığı gibi diğer iyimser görüntüler de uzun süreli olmamıştır. İngiltere’den beklenilen anlayışın görülmemesi sonucu faturanın çoğunluğu hep Osmanlı tarafına kesilmiştir. Bütün bunlara rağmen İngiltere ile ipler koparılmamıştır.
DEĞERLENDİRME
Akademisyen Kocatürk’ün eserinin uzun bir emeğin mahsulü olduğu, yazarın çeşitli arşivlerde özellikle de Başbakanlık Arşivinde uzun yıllar toz yuttuğu hemen dikkat çekmektedir. Eserin özellikle de genç kuşaklarca daha iyi anlaşılabilmesi için dilinde sadeleştirme ve günümüz Türkçesine uyarlama yoluna gidildiğini belirtmek durumundayız. Çalışmanın yoğunluğunu arşiv belgeleri oluşturmaktadır. Dolayısıyla kitabın özgünlüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. İngiltere-Osmanlı Devleti ilişkilerinin bahse konu olan dönem itibariyle azımsanamayacak bir kısmının gün yüzüne çıktığını belirtmemiz umarım çok iddialı bir yargı değildir.
(Erzurum Gazetesi, 30 Mart 2010)
[1] Uygur Kocabaşoğlu, Majestelerin Konsolosları, s.158-9, 2004, İstanbul, İletişim Yayınları (Edvard Herstlet, Foregn Office List:1900, Londra, Harrison ve Sons , 1900, s.39.41)
[2] Önder Kocatürk, Balkanlar’dan Ortadoğu’ya Osmanlı-İngiliz İlişkileri: (1908–1910), 485 sayfa, Ekim 2009, İstanbul, Iq Yayınları
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder