29 Haziran 2010 Salı

BAZI BAŞARILI İŞADAMLARIMIZIN HAYAT ÖYKÜLERİ

Ülke ekonomisine katkı sağlayan, üretimi ve istihdamı artıran, ülkemizin yurtdışında tanıtımına vesile olan sanayici ve işadamlarımızdan bazılarının hayat hikâyelerine kulak vermek ister misiniz? Cevabı evet olanlara Süleyman Doğan'ın geçtiğimiz yıllarda yayımlanan "Başarıya Yürüyenler" isimli kitabını salık veririm.[1]
Kitaba geçmeden önce Süleyman Bey hakkında kendisini tanımayanlar için birkaç cümle de olsa bahsetmek durumundayım. Yazar, eğitimci, akademisyen ve gazeteciliği birlikte yürütmeye çalışan çok yönlü bir aydındır Süleyman Bey. Birçok gazete ve dergide yazıları yayımlanan Doğan, bildiğim kadarıyla Önce Vatan gazetesinde yaklaşık 5 yıldır kültür, sanat ve kitaplar üzerine yazılar yazmaktadır. Aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev almaktadır.
Süleyman Doğan, kitabında ülkemizin seçkin sanayici ve işadamlarından 17'sinin yaşamöyküsü anlatmaktadır. Bahse konu olan sanayicilerimizin bir kısmı kamuoyunun yakından tanıdığı, soyadından şirketinin ismini tanıyacağı isimlerdir. "Başarıya Yürüyenler"in listesi şu şekilde oluşmaktadır: Necmettin Bitlis, Hacı Boydak, Yalçın Yıldırım, Ahmet Çalık, Fehmi Çetinkaya, Zeynel Abidin Erdem, Nurettin Eroğlu, İbrahim Bodur, Mehmet Kuralkan, Mehmet Tanrısever, Salim Çokyürür, Kemal Şahin, Mustafa Karaduman, Sabri Ülker, Hasan Yalınkaya, Ahmet Ziylan, Ahmet Nazif Zorlu.

Kitabın kahramanlarının hatırı sayılır bir kesiminin çok ciddi anlamda eğitiminin olmaması ilginçtir. Hatta bazılarının eğitim yaşamındaki aksaklıkları veyahut başarısızlıkları okuru oldukça şaşırtıyor. Vestel Holding'in patronu Ahmet Nazif Zorlu, Ziylan grubu kurucusu Ahmet Ziylan ile Çetinkaya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fehmi Çetinkaya ilkokul mezunudur. Savaşan Emaye Fabrikası Sahibi Salim Çokyürür İlkokulu 7 yılda bitirir. Polisan Boyalarının sahibi Necmettin Bitlis lise 2de öğretmeni ile kavga yapıp okuldan ayrıldığında babası kendisiyle üç yıl konuşmayacaktır. Boydak Holding'in başkanı Hacı Boydak liseden ayrılan işadamlarımızdandır. Öbür taraftan okul hayatında başarısızlığa rağmen hayat okulundaki üstün performansları gözden kaçmıyor. İlkokul mezunu olan Salim Çokyürür bir şey öğrenmeyi, sormayı ve akıl danışmayı çok sevdiğini, Türkiye'deki en ucuz şeyin fikir olduğunu kabul ederek sormaktan hiçbir zaman çekinmeyeceğini belirtir. Nazif Zorlu Bey, çıraklığını yapmadığınız bir işin patronluğunu nasıl yapacaksınız diye sorar. Kendisi 25 yaşında fabrika kurduğunu şimdi yeni üniversite mezunu birisinin bırakın fabrika kurmayı bir işletmede görevli olarak bile çalışmaya alışmasının uzun yıllar aldığını belirtir.(s.230) Ticaret ile çok erken yaşlarda tanışması kendisinin deyimiyle "genç yaşta iş dünyasından koku almayı öğren(mesi)" ne neden olur.

İşadamlarının çalışkanlığı hakkında da şunları söyleyebiliriz. Yazar, Fehmi Çetinkaya'nın sabah güneş doğmadan bir saat önce uyandığını, günde 5-10 km. koşu yaptığını söylüyor. Kale şirketler grubunun lideri İbrahim Bodur “Benim zevkim de, hobim de iştir.” der. Mert Çelik fabrikasının sahibi Mehmet Tanrısever, boş durmanın kendisinin düşmanı olduğunu, ölümünün çalışırken olmasını Allah'tan diler. Ziylan Grubunun Kurucusu Ahmet Ziylan 51 yıldır çalıştığını, hiçbir zaman şikâyetçi olmadığını, işinin hastası olduğunu, sözlüğünde "şikâyet" diye bir sözcüğün olmadığının altını çizer.

Özellikle bazı işadamlarımızın mütevazı yaşamları gözden kaçmıyor.  Günümüz çocuk ve gençlerinin yetiştirilmesinde buna özen gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Yalınkaya Holding'in kurucusu Arif Yalınkaya'nın 1972'den beri Florya'daki iki katlı bir apartmanda oturduğunu, Salim Çokyürür, hayatı boyunca sıfır bir arabaya binmediğini, iki oğlunun yanındaı diğer işçiler gibi belli bir maaş karşılığı çalıştığını anlatır. Mehmet Tanrısever, yazlığının ve kışlığının olmadığını, fabrikasını yazlık olarak gördüğünü belirtir.  

        Kitaplarda altını çizdiğim bazı bölümleri sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum. Kuralkan Holding’in patronu Mehmet Kuralkan’ın Endüstri Meslek Lisesi tesviye bölümü mezunu olduğunu öğreniyoruz. Meslek lisesi mezunlarının ezici çoğunluğunun hayatın ileriki aşamalarında okuduğu bölüm dışındaki alanlarda iş hayatına atıldığını göz önüne alırsak Kuralkan’ın okuduğu bölümle ilintili olarak birçok alanda kendisini geliştirmesi önemli buluyorum. 1958 yılında ilk kez Çanakkale’nin bir köyüne “Çanakkale Seramik” fabrikasını kuran Kale Holding’in yöneticisi Dr. İbrahim Bodur’un özgeçmişinden bahsedilirken 1928 yılında Çanakkale’nin Yenice ilçesinin Nevruz köyünde doğduğunu öğreniyoruz...

        İşadamı Ahmet Ziylan, soyadının anlamını ve konulma hikâyesini yazara anlatır. Hakkâri’deki bir derenin ismiymiş. Ayakkabıcılığa yarım asırdan fazla emek veren Ziylan Beyin ayakkabıcılığın okulu ile verdiği söylediği örneklere herkes katılabilir. Portekiz’de 5 ayakkabıcılık okulu olduğunu, Almanya’da 10 yıl önce ayakkabıcılık okulunun 100. yılını kutladıklarını oysaki ülkemizde 8 yıl önce Zeytinburnu Endüstri Meslek Lisesinde iki derslikli “ayakkabıcılık bölümü” açılabildiğini vurgular.(s.220-1)

DEĞERLENDİRME

Gerek ülkemizde gerek uluslararası alanda başarıya yürüyenler ile yazarın "Başarıya Yürüyenler"inin kesiştiği noktalar oldukça fazladır. Özellikle işadamlarının şu özellikleri hemen göze çarpmaktadır: Çalışkan olmaları, iş ahlakının sağlam olması, işinde profesyonelleşmeleri, fırsatları değerlendirmeleri, yatırıma ağırlık ve kurumsallaşmaya önem vermeleri, iktidarlarla iyi geçinmeleri, aklı ve tecrübeyi el üstünde tutmaları, değişime yön vermeleri, hayat okulundaki inanılmaz başarıları vb. daha birçok madde.

Eserde sanayicilerin başarının formülüne yönelik çok derin olmayan ama mütevazı nasihatlerini önemli buluyorum. Şu da bir gerçek ki başarı için söylenen şeylere çoğumuz vakıfız. Söylenenleri bal gibi de biliyoruz. Ama söylenen sözün hangi ağızdan çıktığı, ne gibi tesirler yapacağı daha da önemlidir. Kendini ispatlamış, gerek ülke gerek uluslarası alanda söz sahibi olmuş kişilerin her alanda olmasa da bazı alanlarda konuştuğu sözlerin tesir gücünün etkisinin inanılmaz boyutta olduğuna inanıyorum. Son olarak ülkemizde on milyonlarca insanın her gün zengin olma hayali kurduğu bir vakıadır. Bu fakirlerimizin(!) "Başarıya Yürüyen" zenginlerin yaşamına göz atması gerektiğini düşünüyorum.

(Erzurum Gazetesi, 29 Haziran 2010)



 
[1] Süleyman Doğan, Başarıya Yürüyenler, 240 sayfa, 3. baskı, 2005, İstanbul, Nesil Yayınları

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder