TARIK
BUĞRA’DAN NOTLAR
Merhum Tarık
Buğra’nın muhtelif zamanlarda tuttuğu günlük ve notları Hatice Buğra Bilen
hazırlayarak “Tarık Buğra’dan Notlar” ismiyle
1996 yılında yayınlanmıştı. [1] Kitaptan
anlaşıldığı kadarıyla Buğra, eline ne geçmişse; sigara kâğıtlarına, cep
defterine, peçetelere varıncaya kadar notları yazmayı ihmal etmemiş. Notlarda
çok güzel vecize kıvamında aforizmalar mevcut. Bunların bir kısmını tadımlık da
olsa paylaşmak istedim:
“Enayiler Cenneti:
Boşu boşuna, dikkatsizlik, ihmaller düzen bozukluğu kazaları ile pisi pisine
ölenlerin a’rafı”
“Tokatı atan
yiyenden daha daha ağır yük yüklenir. ‘namussuz’ dediği için mi tokat atmıştın.
Artık daima namuslu olmalısın ki, adi bir mütecaviz sayılmayasın. ‘Kötü’ diye
mi devirdin, ondan çok daha iyi ve
dürüst olmalısın ki, gâsıp sayılmayasın.”
“Neden? Bütün
hareketlerin altında bu sual yatar. Neden’ini yaşatamayan, bırakan hareket piç
olur.”
“Demokrasi sadece
eşitlik ve hürriyetin garanti altına alınması değil, aynı zamanda merak etme
hakkıdır.”
“Safra atmak:
Yükselmek isteyenler bir şeyler feda etmeyi, feda da değil, bir şeylerden
vazgeçmeyi bilmeli, korkak olmamalıdır.”
“En büyük keşif çöp
sepetidir.”
“Belli bir yaşa kadar
veya ondan sonra bir şey olamamış, elde edememiş insandan -hele hırsı varsa-
kork: Her yıkıcılığa her zillete sürüklenebilir.”
“Kültür bilgi
değildir, bilgiden doğru teşhise varacak, sağlam yorum ve muhakeme yapacak
şekilde faydalanmaktır. Kompozisyonlara varabilmektir.”
“Her kavga kendi
narasını ve türküsünü kendi getirmelidir. Nazım bunun için büyük, bu
profesörler, bu politikacılar, bu yazarlar bunun için küçük.”
“Kitabın mutluluğu
okuyucusunu bulunca başlar. Yazarınki ise çok daha ötelerdedir. Seçtiğini arar
o. Tıpkı uzayda, sınırsız boşlukta.”
“Yorumlar olaylardan
daha önemlidir.Cin
çarpmışlara, küpe girmeden sirke olmuşlara ithaf.”
“Cehalet
okumamaktır. Tek yanlı okumakla da koyulaşır.”
“Vicdan denen şey,
başkalarını hesaba katma mecburiyetidir.”
[1] Tarık Buğra, “Tarık Buğra’dan Notlar”, Hazırlayan:
Hatice Buğra Bilen, 206 sayfa, 1996, İstanbul, Ötüken Neşriyat
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder