Geçen hafta 9 Ağustos 2010 günü Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde bir etkinliğe katılmıştım. Haftanın kitabı ve yazısını bu katıldığım toplantı belirledi. Türkiye-Suriye Bölgelerarası İşbirliği Programı kapsamında Gaziantep Üniversitesi tarafından yürütülen “Halep’te Osmanlı Döneminde İnşa ve Tadil Edilen Mimari Eserlerin Envanteri” projesi sonucunda ulaşılan bilgi ve fotoğraflardan oluşan kitap ve belgesel filmin tanıtım toplantısına yetiştim. Projenin koordinatörü Akademisyen Halil İbrahim Yakar projenin ve kitabın hazırlanma sürecini anlattı, kitabın gelecekteki muhtemel fonksiyonlarından ana hatlarıyla bahsetti. Toplantı, protokol konuşmalarının dışında, kitabın hazırlanmasında emeği geçenlere plaket verilmesi, hazırlanan belgeselden kısa bir takdim sunulması ve toplantıya katılanlara kitap ve belgeselin hediye edilmesiyle sona erdi.
“Halep’te Adım Adım Osmanlı’nın İzinde”[1] kitabının editörlüğünü Gaziantep Üniversitesi’nden Akademisyen Halil İbrahim Yakar ve Ahmet Özpay üstlenmiş. Projenin Suriye ayağını genelde Halep Üniversitesi özelde Suriyeli Akademisyenlerden Lamia Jasser, Salem Khalaf, Abbas Sabbağ, Adnan Mamo oluşturmaktadır. Kitabın yazarları olarak bu isimleri sayabiliriz.
Belgesel filmini zevk alarak izledim. Baskı, cilt kalitesiyle göz dolduran, ağırlığıyla dikkat çeken kitabı ise mimarî eserlerin teknik özellikleri, zamanın darlığı gibi muhtelif sebepler yüzünden hızlıca okumaya çalıştım. Beri yandan kitabın görsellerini dikkatlice incelediğimi belirtebilirim. Kitap ve film hem Arapça hem Türkçe’den oluşmaktadır. Sonda söyleyeceğimizi başta söylersek; tarihi eserlerin görsellerinin çok profesyonelce hazırlandığını ve okurda kışkırtıcı etki bırakabileceğini tahmin ve temenni ediyorum.
Halep’te bulunan mimarî ve tarihi eserleri kabaca iki gruba ayırabiliriz. İlki Osmanlı öncesinde inşa edilen ama restorasyonunu Osmanlı Devleti’nin yaptığı eserler, diğeri de Osmanlı Devleti’nin inşa ettiği eserler. Bunlar camii, han, çeşme, medrese, hastane, misyonerlere ait hastane ve okullar, özel ev, okul, tren garı, hükümet konağı, kamuya ve özele ait kurum ve kuruluş binalarından oluşmaktadır. Osmanlı’nın inşa ettiği eserlerin sayısı 300’ün üzerindedir. Her eserin künyesi, özellikle de mimari özelliği ve tarihi özelliği üzerinde durulmuştur. Eserin hangi dönemde ve kim tarafından yaptırıldığı, ne zaman restorasyona uğradığı bilgisine ulaşılmışsa yazılmıştır. Şimdi ne olarak kullanıldığı da belirtiliyor. Kitaptaki eserlerin ezici çoğunluğunun bugün farklı amaçlar için de olsa kullanıldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Balkan ülkelerinin bazılarında sık sık karşılaştığımız Osmanlı’ya ait eserlerin yeri ve zamanı geldiğince sinsi ve vandalca yok edilmesine yönelik teşebbüslere inat buradaki eserlerin diri ve zinde olması bizleri kuşkusuz mutlu etmektedir. Öbür taraftan Abdülhamid ve Meşrutiyet döneminde yapılan kamu kuruluşları özellikle de modern okullar, saat kulesi, misyonerlerin okulları vs. gibi eserlerin çokluğu dikkat çekmektedir.
DEĞERLENDİRME
Ülkemiz için geç kalınmış bir teşebbüs olan çalışmanın zahmetli bir emeğin ürünü olduğunu başta kabul etmek gerekir. 402 yıllık siyasi hâkimiyetimiz alanındaki tarihi ve mimari eserlerin dökümünün çıkarılması sevindirici bir gelişmedir. Bahse konu olan belgesel filmin ve kitabın bundan sonrası için düşünülecek her teşebbüse ışık saçacağını düşünüyorum. Öbür taraftan çalışmanın eski kültürel ve siyasî hâkimiyetimiz sınırları içerisinde olan Halep’e kültürel geziye çıkmaya hazırlanan kişilere de çok ciddi anlamda bir yol haritası olacağını umuyorum. Kitabın sonundaki geniş bibliyografyayı incelerken Oktay Aslanpa’nın “Türk Sanatı ve Mimarisi” eserinin dışında Türkiye’den hiçbir kitap veyahut makalenin zikredilmemesi karşısında içim burkuldu, çok üzüldüm. Bahse konu olan eserlerin kuruluşunda ve harcında emeği geçmiş bir millet ve devletin okumuşları olarak kaynakçada daha fazla kişinin olması gerekir. Aksi takdirde milletler arenasında rakibimizin merhamet yelpazesine göre bize rol biçileceğini düşünüyorum. Son olarak anlatmaya çalıştığım bu ciddi esere emeği geçen bütün kişi ve kuruluşlara teşekkür etmeyi kendimde bir borç olarak görüyorum.
(Erzurum Gazetesi, 17 Ağustos 2010)
[1] Proje Koordinatörleri: Halil İbrahim Yakar ve Ahmet Özpay, Halep’te Adım Adım Osmanlı’nın İzinde. (Halep’te Osmanlı Döneminde İnşa ve Tadil Edilen Mimari Eserlerin Envanter), 694 sayfa, Gaziantep, 2010 Gaziantep Üniversitesi Yayınları
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder